27 Ekim 2013 Pazar

Tavuk Şiş

     

TAVUK ŞİŞ

Bugün günlerden pazar tabir-i caizse ızgara,barbekü ve mangal günü...
Ben de bugün sizlerle bu tarifimi paylaşacağım..
Malzemeler:
Yarım kilo tavuk göğsü
Kekik
Pul biber
Tuz
Karabiber
Kuru nane
Yapılışı
Tavuğu yıkayıp tuz ve baharatlarla harmanlayıp şişe geçirin :)

Afiyet olsun :)

21 Ekim 2013 Pazartesi

Tavsiye Kitaplar

Kızlar burada sizlere erkek arkadaşımın bana tavsiye ettiği kitapları paylaşmak istiyorum. O kadar Ahmet Ümitleri aldım ama işte aşk başka bir şey :) Sultanı Öldürmek bittikten sonra başlamak istiyorum bunlara. Okuduktan sonra sizlerle paylaşmaya devam ederim :) İşte o kitaplar..




20 Ekim 2013 Pazar

Ahmet Ümit - Şeytan Ayrıntıda Gizlidir

Evet kızlar yine bir Ahmet Ümit. Bu kitapta tek bir olay yok. Birkaç olay vardır. Kahramanlarımız yine Başkomser Nevzat ve ekibidir. Dizi gibi düşünün. 18 Bölüm 18 ayrı hikaye vardır. Hepsi birbirinden bağımsız hikayelerdir. Hepsi mükemmel hepsi harika konulardır. Tam bir Ahmet Ümit'e yakışan bir kitap. Okumanızı gönülden istiyorum :)



Ahmet Ümit - Bab-ı Esrar

Kızlar yine size okuduğum bir Ahmet Ümit kitabını tanıtmak istiyorum. Tam bir gerilim romanı. Biliyorsunuzdur Ahmet Ümit'in Başkomiser Nevzat'ı gözdesidir. Burada da adı geçmektedir. Konuya gelecek olursak eğer Mevlânâ yı ve Şems-i Tebrizi anlatmaktadır. Yani din ile ilgili şeyler oldukça vardır. Kahramanımız bir Sigortacı. İsmi Karen Kimya Greenwood. Konya'da bir otel yangınını soruşturmasını üstleniyor. Ve Londra'dan Konya'ya gidiyor. Fakat kendisinin babası Konyalıdır. Ve Mevlevi tarzı şeylerde bizzat kendi vardır. Ama küçük yaşta bu kızı babası terketmiştir. Annesi ise inançsızdır. Böyle harmanlanan bir kadının yıllar sonra babasının memleketine gelmesi ile olaylar başlar. Tam bir gerilim romanıdır soluksuz okuyacağınız bir kitap. Sonunu anlatmak ile bitiremem yaşamak gerekir :) İyi okumalar :)



Yeni Kitaplarım

Kızlar yine dayanamayıp gittim Ahmet Ümit kitaplarına çullandım :) 4 tane daha Ahmet Ümit kitabı aldım. Artık okudukça tek tek sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Şu an Sultanı Öldürmek kitabını okuyorum ve soluksuz bir şekilde yine devam etmekte kitap. İşte yeni aldığım kitaplarım.. 



15 Ekim 2013 Salı

Et Kavurması








Lezzetli bir et kavurması tarifi

 Hanımlar hazır kurban bayramı gelmişken bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım ve sizinle güzel bir et kavurması tarifimi paylaşacağım.

Malzemeler:
Kuşbaşı yağlı et (dana ya da koyun)
Tuz 
Karabiber
Kekik
Pulbiber
1 orta boy soğan
1 su bardağı ılık su
                                                                            Yapılışı:

  1. Öncelikle etimizi biraz yıkayalım.
  2. Tenceremize etimizin kendi yağı olursa daha lezzetli olacağından kendi yağında kavurmanızı öneririm eğer yağı yetersiz veya az ise 1 buçuk yemek kaşığı sıvı yağ koyalım.
  3. Etimizi tencereye alalım.
  4. Orta boy soğanımızı kabuğundan ayırıp ikiye bölelim iki yarım haline gelmiş olacak onu da tenceremize ekleyelim.
  5. Etimizi yüksek ateşte 5 dakika kavuralım.
  6. 1 su bardağı ılık suyumuzu ekleyelim ve tencerenin kapağını kapatalım.
  7. Kısık ateşte yaklaşık 1 saat kadar suyunu çekene kadar pişmesini bekleyelim.(cam kapak kullanırsanız etin suyunu çekip çekmediğini rahatlıkla görebilirsiniz)
  8. Etimiz suyunu çektikten sonra tuz karabiber kekik ve pul biber serpiştirip karıştırın.


Afiyet olsun :)

7 Ekim 2013 Pazartesi

Ahmet Ümit-İstanbul Hatırası


     Evet kızlar yine bir güzel başyapıt ile karşı karşıyayız. Yine bir Ahmet Ümit yine bir polisiye. Olağanüstü olay örgüsü ve güzel mi güzel İstanbul'un ele alındığı şahane bir kitap. Kısaca olayı anlatayim size. Başkahramanımız Başkomser Nevzat ve ekibi. Yedi cinayet işleniyor. Ve hepsinde İstanbul'a özgü yerler ve o zamanlara ait sikkeler var. Ve olayı çözmek yine Nevzat ve ekibine kalıyor. Ve yine Ahmet Ümit klasiği ile biten bir son. Kesinlikle okumanızı gözüm kapalı tavsiye edeceğim bir başyapıt.

3 Ekim 2013 Perşembe

Yalnızlık!



YALNIZ MIYIM?

        Kontes'in sahnesinde çalan yalnızlık senfonisinin hüzün makamını ele alalım.Belki bu makamda sizlerde kendinize cevap bulursunuz..

           Hayat o kadar zor ki...Nefes aldığınız her an yorgun hissetmeye neden oluyorsa, yedi ceddinin zafer kılıcı kalbinize saplanmışçasına acıtıyorsa,bulduğunuz her çare türkçe olumsuzluk eklerinden 'bi' ekini alıyorsa,kendinizi bir şarkının yarım kalmış sözlerini  hayatınızdan parça ekleyerek devam ettiriyorken buluyorsanız,ruhunuz bedeninize dar;bulunduğunuz şehir size geniş geliyorsa,fiziksel olarak yanınızda olan insanların bir anlamı kalmamışsa,gülen yüzünüzün arkası şiddetli kasırgalara gebe kalmış zemheri ayazının o buzlu karanlık geceleri gibi soğuksa,içinizde gözyaşlarınızdan oluşmuş taşmış bir seliniz varsa,üstünüze gökdelen devrilmişçesine enkazın altında kurtarılmayı bekleyen umutsuz bedeninizin eklem yerleri kangrene dönüşüyorcasına sancılıysa,ağzınıza aldığınız lokma midenize inerken karanlık bir tünelde tutsak kalmış bir çocuğun yarım kalmış ninnisi kadar acıtıyorsa,boğazınızda avazınız çıkana kadar çığlık atmışçasına ama aslında fısıltı kadar sessiz olan iç sesiniz güğüm oluşturuyorsa.YALNIZSINIZ DEMEKTİR..

Bu  cevaplar sizde de böyleyse eğer ruhunuz faili meçhul bir cinayete kendini teslim etmiş ve size sadece yarım nefeslik bir yer bırakılmış demektir...


YALNIZLIK

Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan,

Tepemde kanat germiş bir kartaldır yalnızlık. 

Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan 

Bir benim, benim olan bir masaldır yalnızlık. 

Gördüm yapraklarımın bir bir döküldüğünü,
 
Baharda yaşamanın bilmedim nedir tadı. 

Gemi yüzü görmeyen bir limanın hüznünü 

Kimsesiz gönlüm kadar hiçbir gönül duymadı. 

Bir ayna parçasından başka beni kim anlar, 

Bir mum gibi erirken bu bitmeyen düğünde? 

Bir kardeş tesellisi verir bana aynalar; 

Aynalar da olmasa işim ne yeryüzünde?

Cahit Sıtkı TARANCI

2 Ekim 2013 Çarşamba

Aşk Ölçer

İhanet!



     İHANET

Kulağa ne kadar da ürkütücü geliyor değil mi?
Hiç başıma gelmez asla yapmaz dediğiniz insan belki de sizin hayal ürününüzdür.
İhanet asla affedilemez,yuva yıkar ve itibar zedeler.Sizlere ihanet etme demeye cüret edemem lakin çocuklarınızın iç dünyasının nasıl olabileceğinden bahsedebilirim...
Bana göre ihanet bencillikten başka bir şey değil.Çünkü eğer evliyseniz ve çocuklarınız da varsa eşinizle ilişkiniz aşkınız bitmişse bile unutmayın ki sahip olduğunuz sizi örnek alan çocuklarınız var.

                       Hepimiz biliriz değil mi;kız çocukları babaları gibi bir adamla evlenmek ister,erkeklerse
annelerinin eline su dökemeyecek ama onun kadar sevecek fedakar bir kadın ister.
Bunları hiç düşündünüz mü?Hayır dimi...Çünkü eğer düşünmüş olsaydınız bu ürkütücü başlığa tıklamazdınız.Kızınız gelecekte eşine yüklenebilir ya babam gibi olursa diye?Oğlunuz ise babasını örnek alarak karısını aldatabilir.Ya da oğlunuz annesi gibi ihanet eden bir kadınla evlenme psikolojisiyle eşine dünyayı dar edebilir....

                Kızların gözünde babaları kahramandır,dünyaya gözlerini açtığı zaman ilk gördüğü erkek babadır.Örnek aldığı kişi ise annedir.Erkek çocuklar içinse tam tersi durum tekabül eder.
Bi düşünün çocuğunuz yıllarca sizi dürüst, şerefli bir insan olarak tanıdı.Gözünde bi kahraman oldunuz.Ama bir gün öğrendi durumu o zaman ne olacak o çocuğun dünyasına? Ben size söyleyim cevabını dünyası yıkılacak insanlara geleceğe bakış açısı değişecek örnek aldığı o insan aslında ahlaka aykırı bir insanmış içine kapanacak belki de daha kötüsü olacak içten içe sizden nefret edecek ve utanacak..

Dünya üzerinde birçok örneği var bu durumun;örneğin erkek çocuğunun düşkün olduğu annesinin gözyaşlarına dayanamayıp öz babasını öldürerek cinayet işlemesi.Hiç düşündünüz mü bu ahlaksızlığın birilerine zarar verebileceğini?

Bakın..Aşkınızın bitmesini ya da yeni birine aşık olmanızı yargılayamam.Ama lütfen bunu çocuklarınızı karşınıza alarak konuşmayı deneyin.Eşinizden boşanın öyle yeni bir insanla olun.Anlayamadığım şey bitmiş bir evliliği çocuklar var diye sürdürmek.Bunu kendinize de çocuklarınıza da yapmayın.Emin olun ki bu sizin için de çevreniz içinde daha zor olacak.Kendinizi kandırarak diken üstünde yaşamaktansa dürüstlüğünüzle başınız dik yaşamanız sizin için çok iyi olur.Evliliğiniz bitmişse bunu yeni birini hayatınıza almadan sonlandırın şu kısacık ömürde sevdiklerinizi ve kendinizi yıpratmayın.Zira sonuçlarını ağır ödeyebilirsiniz.

Dürüst günler dilerim...


Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim....
ne hissettiysem onu söyledim , onu yaşadım... 
yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım... 
asla keşkelerim olmadı... 
hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım...
karşıma bazen gerçek yüzler , bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım.. 
asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim , ya da asla birini severken karşılığını beklemedim... 
dostluğuma değer biçmedim , sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim... 
sevdiysem sonuna kadar gittim,bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim... 
bazen çok kırıldım , bazen belki de kırdım... 
ama hata insana mahsustur dedim..
affettim , af diledim.. 
kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim.. 
onlar belki beni saflıkla yargıladılar.belki de içten içe sinsice güldüler... 
ama asıl unuttukları şuydu... 
ben aldanmadım... 
aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar... 
bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için... 
kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için...... 
oysa ben hiç insan kaybetmedim... 
sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar

Can Yücel

1 Ekim 2013 Salı

Suyun önemi



    Kızlar bugün birkaç saat sucunun azizliğine uğrayıp susuz kalınca suyun önemini daha iyi kavramış oldum...Biz insanlar böyleyiz işte birşeyin kıymetini anlayabilmek için ondan yoksun kalmamız gerekiyor.Her neyse konunun dışına çıkmak istemiyorum....
   Su böbreklerimiz,cildimiz ve metabolizmamız için oldukça önemli bir yere sahiptir.Ancak bizler teknolojiyle bütünleşmiş bir nesil olarak suyu ihmal ediyoruz.
Bu yaşlarda sağlığımızı ihmal ederek ileriki yaşlarımızı tehlikeye sokuyoruz.Günlük içmemiz gereken su miktarı en az 8 bardak olmalıdır.Biz ne yapıyoruz yazın maksimum 8 bardak kışın ise 6 bardak içiyoruz.Şahsen ağzımın kuruduğunu hissedene kadar su içmeyen biriydim.Bugün o kadar saat susuz kalınca kıymetini anladım ve suya kavuştuktan sonra kendimce bi karara vardım. Her saat başı 1 bardak su içerek cildimi,böbreğimi ödüllendirip,fazla kilolarımdan arınacağım.Bana katılın hanımlar...
  Ne diyelim Allah kimseyi susuz bırakmasın : )

Cahit Sıtkı Tarancı

Kızlar burada da size benim aşkımın bana ithaf ettiği bir şiiri sizlere paylaşmak istiyorum.



DESEM Kİ

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem  ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, 
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

Cahit Sıtkı TARANCI

En Sevdiğim Şair ve En Sevdiğim Şiiri

Evet bayanlar sizlere burada benim en sevdiğim şairin en sevdiğim şiirini paylaşmak istiyorum.

BEN SANA MECBURUM 
Ben sana mecburum bilemezsin 
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum 
Büyüdükçe büyüyor gözlerin 
Ben sana mecburum bilemezsin 
İçimi seninle ısıtıyorum. 

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor 
Bu şehir o eski İstanbul mudur 
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor 
Sokak lambaları birden yanıyor 
Kaldırımlarda yağmur kokusu 
Ben sana mecburum sen yoksun. 

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur 
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur 
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan 
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu 
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından 
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman 
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu 

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor 
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor 
Durup köşe başında deliksiz dinlesem 
Sana kullanılmamış bir gök getirsem 
Haftalar ellerimde ufalanıyor 
Ne yapsam  ne tutsam nereye gitsem 
Ben sana mecburum sen yoksun. 

Belki haziran  da mavi benekli çocuksun 
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor 
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden 
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun 
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor 
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin 
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor 

Ne vakit bir yaşamak düşünsem 
Bu kurtlar sofrasında belki zor 
Ayıpsız   fakat ellerimizi kirletmeden 
Ne vakit bir yaşamak düşünsem 
Sus deyip adınla başlıyorum 
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin 
Hayır başka türlü olmayacak 
Ben sana mecburum bilemezsin. 

Atilla İlhan

Evimin Penceresinden İstanbul



Ekim ayının 1. günündeyiz..Hepinize' Merhaba'
Bugün İstanbul resmen sonbaharı yaşatıyor bizlere..
Kara kara bulutlar toplandı bu büyülü şehrin üzerinde tıpkı bir battaniye gibi şehrin kirini örtmeye çalışıyor..
Bu fırtınalı ve hafif yağışlı olan günde mutlaka önlemlerinizi alarak çıkın dışarı zira hastalık bu mevsimde kapınızı çalar...
Kalın şeyler giyerek İstanbul'un tadına varmanızı dilerim :)