24 Ocak 2014 Cuma

Ben yemiyorum çin tuzu yediriyor






Cipsten kuruyemişe, hamburgerden soslara her türlü yiyecekte bulunuyor. Hatta sokakta satılan döner ve çiğköftede bile var! Bahsettiğimiz madde Çin tuzu. Bunu içeren yiyeceklerin yemeye teşvik ettiği, bağımlılık yaptığı iddia ediliyor. Sonuç ise çağın hastalığı obezite! 
Ne tatlı ne tuzlu ne acı ne de ekşi. İnsanın tat duyusunun artık beşincisi de var: Monosodium glutamate, kısa adıyla MSG ve yaygın ismiyle Çin tuzu. İlk keşfedildiği yıl 1866. Alman kimyager  Karl Heinrich Leopold Ritthausen buldu. 1907’de Tokyo Üniversitesi’nden kimya profesörü Kikunae Ikeda,  Japon muftağında sıkça kullanılan deniz yosununun içinde bulunan bu maddeyi ayrıştırdı.  İnsanın dilindeki acı, ekşi, tatlı ve tuzludan farklıydı. Ikeda, bu maddeye ‘umami’ adını verdi. Umami’nin Türkçe karşılığı ‘lezzetli’. Bu madde aslında    monosodium glutamate’tı (MSG). Aslında glutamik asidin tuzu. Dr. Ikeda, bunu keşfetti, patentini aldı ve bugün tüm dünyada lezzet artırmak için kullanılan bu maddenin üretiminin başlamasına sebep oldu. Ajinomoto adlı bir firma MSG’yi önce Japonya’da üretti ama bu madde tüm dünyada popüler oldu. Yiyeceklerin lezzetini artırıp geliştiriyordu. MSG’ye ‘Çin tuzu’ da deniliyor. Japonya’da üretilmesine karşın, ‘Çin tuzu’ denilmesinin nedeni Uzakdoğu denince çoğu kişinin aklına Çin’in gelmesi.
DOYMA HİSSİ KAYBOLUYOR
Bugün yiyeceklerin lezzetini artırmak için kullanılan bu maddeye hemen her yiyecekte rastlamak mümkün. Kuruyemişten sakıza, hamburgerden salata sosuna, cipsten çiğköfteye hatta kuruyemişe... Ambalajların üzerinde MSG, monosodium glutamate ya da E-621 yazıyorsa bilin ki onun içinde bu madde kullanılmış. ABD’li bazı uzmanlar MSG’nin yiyecek ambalajlarında 25 farklı isimle belirtildiğini söylüyor, ‘doğal lezzet’ veya ‘hidrolize bitkisel protein’ diye yazıldığını savunuyor. Son 15 yıla damgasını vuran ve sık sık tartışılan MSG, yiyeceklerin lezzetini artırıyor, insana yedikçe yediriyor. Yapılan araştırmalara göre yol açtığı en bilinen sorun obezite. Çünkü uzmanlar bu maddenin bulunduğu yiyecekleri yiyenlerde doyma hissi kaybolduğu için aşırı şişmanlığın kaçınılmaz bir son olduğu konusunda uyarıyor. Fareler üzerinde yapılan deneylere göre epilepsi, Alzheimer, parkinson, öğrenme güçlüğü gibi nöro-toksisiste etkisi var. Astım ve alerji, kalp ritm bozukluğunun yanı sıra retinada harabiyete neden olduğu da belirtiliyor.
50 ÜLKEDE KULLANIMI SINIRLI
 AB ülkelerinde üç aylığa kadar olan bebeklerin gıdalarında kullanımı yasaklanan MSG, aralarında ABD’nin de bulunduğu yaklaşık 50 ülkede kullanımı sınırlandırıldı. Türkiye’de kullanımı serbest, lokantalardaki yemeklere lezzet vermesi için bile kullanıldığı iddia ediliyor. Hatta bazı açık artırma sitelerinde bile satılıyor.  ‘Yavaş zehir’ olarak da anılan, mobilyadan kıyafete her şeyin organik olanının tercih edildiği günümüzde özellikle yiyeceklerin içinde bulunduğu için çok tartışılan bir madde MSG. Türkiye’de de sık sık gündeme geliyor ve uzmanlar bu maddenin en azından sınırlandırılması gerektiğine inanıyor... Peki uzmanlar, ayrıntılarıyla ne diyor? İşte yanıtları... 
Kereste tozunu bile lezzetli hale getirir!
SAĞLIK ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer’in MSG ile ilgili söyledikleri ürkütücü: “Bu maddenin tadı ne acı, ne tatlı, ne ekşi, ne tuzlu. ‘Beşinci tat’ olarak nitelendiriliyor. Mesela kereste tozunun içine koyun, onu yenebilecek kıvama getirin ve dünyanın en iyi ballarının yanına koyup 100 kişiye tattırın. 100’ü de MSG’li kereste tozunun daha iyi olduğunu söyleyecektir!”
MSG’nin kaynağı Özer’e göre farklı. Örneğin 2001’de domuzdan üretildiği ortaya çıkınca yer yerinden oynamış. “Mısır ve buğdaydan da elde ediliyor” diyor Özer. En büyük üreticisi Japon firması, Özer hatta dünyada kakaodan sonra en yaygın ticari hacme sahip madde olduğunu söylüyor: “30 milyar dolar ticari hacmine sahip. Dünyada yaklaşık 50 ülkede kullanımı sınırlandırıldı. ABD de bu ülkeler arasında. Sınırlamanın bir anlamı yok, kamuoyunu teskin etmek için alınan bir karar. Tamamen yasaklanması gerekiyor çünkü yapılan araştırmalara göre obezitenin nedenlerinden biri. Sindirim ve mide problemlerine de neden olduğu saptanmış. Ayrıca bağımlılık yapıyor. İçinde olmayan yiyecek neredeyse yok gibi... Lokantalardaki yemeklere bile konuluyor. Katkı maddesi satan pazarlamacılar bunu pazarlıyor. Neden her köşe başında çiğköfteci var? Çünkü içine MSG koyarak lezzetini artırıyorlar, yiyen bir daha yiyor. Bu maddeyi içeren yiyeceği yiyenler katıksız yiyeceklerin tadını beğenmiyor. “
KÖTÜLEMEK YANLIŞ HERŞEYİN FAZLASI ZARAR
YEDİTEPE Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkan Prof. Dr. Erdem Yeşilada, Çin tuzunun doğal kaynaklarda ve insanın protein yapısında bulunan bir madde olduğunu, geçen yüzyılda ise bunun biyoteknolojik yöntemlerle üretildiğini söylüyor. MSG’nin glutenden elde edildiğini anlatan Yeşilada, glutenin buğdayda bulunduğunu söylüyor. Yeşilada, MSG’nin yıllardır tartışıldığını, kanser sebebi olarak gösterildiğini ancak herhangi bir bağlantı kurulmadığını anlatıyor: “Tuz ve şekerin nasıl fazlası zarar ise her şeyi fazlası zarar. Bu madde çok yedirdiği için obeziteye neden olabilir. Örneğin cipslerde kullanılan bir madde bu. Cips paketini açınca dibini görüyorsunuz, o kadar yemek tansiyonu yükseltebilir.” Bazı kişilerin alerjik bünyeye sahip olduğunu, bir şeyi kullandıklarında o kişilerde alerji gelişebileceğini de belirten Yeşilada papatya örneğini veriyor: “Biz papatyayı bebeklere bile verirken, bazı kişiler papatyadan ölebiliyor. Burada papatyaya kötü diyebilir miyiz? Nedeni bazı kişilerin alerjik olmaları. Bir şeyi çok kullanırsa alerji gelişebilir. Bir madde bazılarını öldürdü diye onu kötülemek yanlış. Her şeyin fazlası da zararlı.”
PAKET GIDALARDAN UZAK DURUN
GÖĞÜS Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, glutamik asit proteinlerinin vücutta zaten üretildiğini ve dışarıdan alınmasının şart olmadığını söylüyor: “MSG, besin değeri olmayan bir madde. Besinleri lezzetli ve çok yenilebilir hale getiriyor. İnsan sağlığına hiçbir faydası yok. Yapılan araştırmalara göre beyin ve karaciğere toksik etkisi var. Obeziteye neden oluyor. Astım ve alerjinin yanı sıra retinada hasar yaratıyor. Bir de ‘Çin restoranı sendromu’ var, bu MSG’ye duyarlı kişilerde ortaya çıkıyor. Bir Çin restoranında yemek yiyenlerde tanımlandığı için bu isim verilmiş. 2-3 saat süren şikayetler arasında göğüste daralma hissi, çarpıntı, bulantı, ishal, terleme, kol ve bacaklarda karıncalanma var.” Küçükusta glutamik asidin doğal olarak istiridye, midye gibi deniz kabukluluları, rokfor ve parmesan peyniri, domates, ceviz, brokoli, patates, mantar ve bazı yosunlarda belli miktarda bulunduğunu söylüyor. Ama paket gıdalardaki MSG kimyasal yöntemlerle üretilen versiyonu. Dolayısıyla tatlısından tuzlusuna paket gıdalardan uzak durulması tavsiyesinde bulunuyor.
KANSERE YOL AÇTIĞI YÖNÜNDE VERİ YOK
ONKOLOJİ profesörü Yavuz Dizdar, MSG’nin kansere neden olup olmadığı konusunda yeterli veri bulunmadığını ancak sinir sistemini uyarıcı etkisine dikkat çekiyor. MSG’nin bağımlılık yarattığını, bağımlılığı pekiştirdiğini söylüyor. Dizdar’a göre içinde MSG bulunan yiyeceği yiyip de doymamanın nedeni bu etki: “Günümüzde yiyecekler o kadar çok işlemden geçiriliyor ki sonuçta lezzeti kayboluyor. İşte MSG yiyecekleri lezzetli hale getirmek için kullanılan bir madde. Yiyeceklerin tadını artırıyor, pekiştiriyor. Tuzlu ve gevrek yiyeceklerde daha çok kullanılıyor. Benim tavsiyem paket gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmak.”

Hiç yorum yok: